SULTAN VELED’İN RUBAİLERİNDE ÂŞIK DERViŞ

Dr. Ibrahim Gamard

Muhammed Sultan Bahaeddin Veled’in yaşadığı hayat olağanüstüydü. Çok büyük Mürşidlerden ilim, irfan, irşad öğretileri gördü ve Allah’ın lütfunu aldı. Bunlar içinde dedesi Bahaeddin Veled ( kendisi 5 yaşında iken vefat etmiştir), Seyyid Burhanettin Tırmızi, ve babası Mevlana Celaleddin bulunur. Mürşidlerine çok bağlıydı. Mürşidleri arasında Şems-i Tebrizi, Selahaddin Zerkubi ve Hüsamettin Çelebi bulunur. Hüsameddin Çelebi ahrete intikal ettikten sonra, Sultan Veled büyük bir alçak gönüllülük ve sabır yoluyla, mürşidi Kerimüddin Bektemür ile 8 yıl geçirdi.

Sonuncu mürşidi de ahrete intikal ettikten sonra, Sultan Veled 66 yaşında Mevlevi’lerin şeyhi oldu. Ve bundan sonra Dîvân‘ından başka İbtidâ-nâme, Rebâb-nâme, İntihâ-nâme adlı üç mesnevisi ile Ma’arif adlı bir de mensur eseri elde bulunmaktadır.

Sultan Veled, babasının Şemsi Tebrizi’ye bağlılığı örneğinde olduğu gibi sufi yolunda manevi efendisi Mürşidine/şeyhine, Allaha varmak manasında,  bağlı ve inançlıydı. Sufizmde buna fena fi şeyh denir;  Mürşidinde Allahın varlığını bularak yok olmaktır ve Allah’ı bularak yok olmak ile de fenafillâh mertebesine ulaşılır. Babası Mevlana Hazretleri kendini Şemsi Tebrizi’nin ilahi yansımasında bulduğu manevi Allah aşkında yok etmiş (mahv), binlerce gazel yazmış ve Mürşidini her yerde görmüştür, genelde bu güzel gazeller kendi adı ile değil Mürşidinin adı ile bitmektedir.

Buna iyi bir örnek olan kapıyı çalan adamın hikayesi bulunmaktadır. Mesnevi’de hikaye şöyle başlar: ‘Bir kişi gelir ve bir arkadaşın kapısını çalar’’ [an yake amad dar-i yare be-zad (1:3056)]. Sultan Veled bu hikayenin bir benzerini İbtidatname eserinde değişik detaylar vererek ele almıştır, bunu bir zamanlar anlatılan bir Sufi hikayesi olduğunu söyler, Mevlana tarafından ortaya çıkarılmamıştır. Sultan Veled kendi anlatışında açıkça Sufi terimleri olan mürid ve şeyh kelimelerini kullanmıştır.

Manevi Hocası Şeyh Selahaddin Sultan Veled’e nasihat ederek, ‘ Varlığın kalmasın ki ben senden konuşabileyim ve senin yerine marifet gösterebileyim. Çünkü âlem-i vahdette ikiliğe yer yoktur’ der ve bu kıssayı anlatır.

Mürşidin istidatını, ilmini ve kabiliyetini anlatan bu hikâyeyi duymadınız mı? Bir Mürid Şeyhinin kapısını çalar, Şeyh ‘kimsin, söyle’ der. Mürid ‘Benim, köleniz’ diye cevap verir. Şeyh kapıdan ona gitmesini söyler ve girmesini teklif etmez. Çaresiz mürid, bir yıl bekler ve seyahat eder, gelecek yıl gelip kapıyı çalar, Şeyh yine one ‘kimsin’ der, Mürid yine ‘benim’ der, Şeyh cevap verir ‘ sana kapıyı açmıyorum’. Yıllarca Şeyhinden yoksun kalan Mürid, ‘pişmiştir’ ve daha sonra ona malum olur ve geri döner, bu ayrılık acısı onu olgunlaşmıştır. Kapıyı çalar ve Şeyh ‘kimsin’ der, Mürid ‘Siz’ diye cevap verir. Şeyh ‘eğer ben isem, neden kapıyı dışarıdan çalıyorum’ der ve ona kapıyı açar, ‘içeri gel, benlik senden gitmiş, madem sen sen değilsin, sadece benim, o zaman evim senindir’ der.  Âlemi vahdette ikilik bizim kalbimizde barınmaz, O zaman gel, madem benim için ben oldun, Gül isen gül bahçesine gel, Güller arasında ikilik nerededir? Eğer gül olduysan artık benlik dikeni ortadan kalkmıştır’ der.

 

Devamı yakında Nefes Yayınları tarafından yayınlanacak olan “Sırrın Sırrı Sultan Veled” kitabında yayınlanacaktır.

http://vimeo.com/41008449