SULTAN VELED’İN MUHİTİ ÜZERİNE BAZI MULAHAZALAR

BİLAL KEMİKLİ

Sultan Veled, Mevleviliğin kurucusu olarak kabul edilmektedir. Mevlana eserleriyle ve bazı uygulamalarıyla fiili olarak yolun teorik zeminini temellendirmiş; Sultan Veled ise, bu teorik zemini ma’mur kılmıştır. O, on yaşından itibaren Mevlana’nın bütün toplantı mahfillerinde bulunmuş bir şahsiyet olarak, babasının muradını müdriktir. Nitekim babası onu, “yaratılış ve ahlak itibariyle bana insanların en fazla benzeyenisin”  diye tavsif etmektedir. Bu benzerlik, ona “yolun mimarlığı”nı  bahşetmiştir. Maamafih Sultan Veled, her şeyden evvel “yolun mimarı” olması hasebiyle dikkat çeker; onun şairlik, sanatkarlık ve düşünürlük gibi sıfatları daha sonra gelir. Şunu söylemek mümkündür: Yolun mimarı, çağını aşan bir şair, çağını aşan bir sanatkar ve çağını aşan bir düşünürdür. Bu tebliğde, çağını aşan yol mimarını, muhiti itibariyle konu edinmek istiyoruz.

Sultan Veled’in  muhitini tespit etmek, hem dönemi içinde sosyo-kültürel mevkiini ortaya koymak, hem de ilmî ve estetik dünyasını daha iyi tahlil etmek bakımından önemlidir. Burada kelime olarak bir şeyi ihâta eden, etrafını çeviren ve kuşatan anlamına gelen muhit kelimesi, sadece, sosyolojik anlamda içinde bulunulan çevre karşılığında kullanılmamaktadır. Muhit, hem-zebân, hem-hâl ve hem-hayâl tabirlerinin ihsas ettiği bir anlama sahiptir. Aynı dili konuşan, aynı duygulara ve aynı hayallere, ufka sahip olanlar muhit oluşturur. Zira bu ortak alanlar, zaman içerisinde algı kalıplarını da etkilemektedir. Bu anlamda muhit kelimesi, Zümrüd-i Ankâ’ya ulaşma niyetiyle yola çıkan Sî-murgun hikayesinde olduğu gibi, bir ortak amaç uğruna cem olmaktır.

Şimdi şu soruları sormak lazım:

  1. Yolun mimarı olarak nitelendirilen Sultan Veled, nasıl bir muhitte yetişmiştir?
  2. Sultan Veled, nasıl bir muhit inşa etmiştir?

Evet, insan, muhitiyle inşâ olan ve muhitini inşâ eden bir varlıktır. Ancak bu soruların ilki, bu tebliğin konusunu teşkil etmektedir. İkinci soru ise, daha geniş çalışmaların konusudur. Şunu biliyoruz, onun muhitine dönük mütalâalar, “tarihsel bir kişilik olarak” onu dönemi içerisinde anlamamızı kolaylaştıracaktır.

Biz, dünyanın ruhuyuz

Bir rubaisinde, “Biz, dünyanın ruhuyuz; dünya bizim bedenimizdir. Dünya azalsa da, çoğalsa da bizdendir.” diyen yol mimarı Sultan Veled’in ilim ve irfan muhitine doğduğu malumdur. Bilindiği gibi, 623 (1225)’te Larende’de doğmuştur. Bu demektir ki, beş yıl, 628 (1231)’de bekâ semtine göçen Sultânu’l-Ulemâ Bahaüddin Veled’in nazarı ve sözüyle mayalanmıştır. Geleneksel eğitim sisteminde dört yaşında çocukların eğitime başladığı düşünülürse, onun ilk öğretmeni, “bütün fenlerde üstaddı, Tanrı ona bilgiyi tam olarak vermişti” diye nitelendirdiği dedesi olmuş olabilir. Bu konuda kesin bir kaydımız yok; Mevlânâ’nın ailesi ve muhiti hakkında bilgi verdiği İbtidâ-nâme’de bu meyanda bir bilgi bulunmaz. Fakat dedesinin vefatını ve göç merasimini öylesine canlı tasvir eder ki, “o yasta, cenazesinin töreninde hazır bulunmasam, o yası nasıl anlatayım ki?” demek durumunda kalır. O yası yaşamıştır; bu bile, onun eğitimi açısından başlı başına bir değerdir.

Sultan Veled’in, akıl ve gönül dünyasını bizzat babasının inşa ettiğini biliyoruz. Zaten bir keresinde Mevlânâ, “Bahaeddin, benim bu dünyaya gelmemden maksat senin zuhurundur. Çünkü bütün bu sözler benim kavlim sense fiilimsin.” demiştir. Bir babanın oğlu için söyleyeceği en güzel sözlerden birisi, belki de bu olmalıdır; “sen benim fiilimsin.” Evet, Sultan Veled babasının iki anlamda fiilidir; ilkin babalık, ikincisi ise, hocalık… Diğer bir ifadeyle, Sultan Veled’in yol atasıyla bel atası aynı kişidir. Burada bir hususa daha dikkat çekmek isterim: Mevlânâ, Sultan Veled doğduğunda on dokuz yaşında genç bir baba; babası vefat ettiğinde ise, yirmi dört yaşında bir müderris ve mürşitti… Nitekim İbtidâ-nâme’de Sultanu’l-Ülemâ’dan sonra, bütün halkın toplanarak oğluna yüz tutup, “güzellikte ona benzer sen varsın. Bundan böyle el bizim, etek senin.” dediklerini ve böylece Celâeddin’in manâ padişahı olarak babasının yerine geçtiği beyan edilir. Şunu demek istiyorum: Bu genç baba, oldukça genç denilecek yaşta babasından tevarüs eden mesuliyetleriyle evladını yetiştirmiş ve onu “dünyaya geliş maksadı” olarak nitelendirmiştir.

 

Devamı yakında Nefes Yayınları tarafından yayınlanacak olan “Sırrın Sırrı Sultan Veled” kitabında yayınlanacaktır.